GÜNCEL

Ali Turhan : İngiliz fedakarlığı

Tarih
04 Haziran 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Turhan

Geçtiğimiz günlerde sahura kalkan doların yükselişi kur savaşının taht savaşı kadar çetin olacağının bir göstergesiydi. 4 Nisan kararları, ABD deki Hakan Atilla davasının sonucu, seçim tarihinin yakınlaşması mı ya da becerikli spekülatörler mi bilinmez, amaçlarına bir şekilde ulaştılar.

 4.92’yi gören dolar Erdoğan’ın İngiltere ziyareti ile seyrini aşağı yöne çevirdi. 3 Günlük İngiltere ziyareti neden bu denli etkili olmuş ve doların ateşini düşürmek için merkez bankasının faiz arttırmasın da sebebi olmuştu. Baskı altında kalan Ekonomi Kurmayları İngiltere ile 20 miyar doları hedefleyen ikili ticaretin,  ancak seçimden istikrar çıkarsa ulaşılabileceğini de anlattılar.       

 ZİYARETİN GERÇEK STRATEJİ NEYDİ PEKİ:

Kıbrıs’ın son durumu, Avrupa da ki gelişmeler, Suriye, Irak, İran, İngiltere’nin en büyük karın ağrısı olan İpek yolu projesi,  yeni Pazar arayışı Türkiye’ye yeni yapılacak yatırımlar Musul petrolünün geleceği, Türkiye’nin 1952’den beri alamadığı Musul Petrollerindeki hakkı.

 Tüm bu önemli konular masadaydı.

 Uzun bacaklı hep menfaat stratejisi yapar, hal böyleyken bize yakınlaşmasını devam ettirir bir politikayı sürdürdüğünü hatırlatalım. İngiltere Erdoğan iktidarı döneminde 11 milyar dolara yakın yatırım yaparak, Türkiye’ye en çok doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında yer almıştır. Yine iki ülke savunma sanayileri arasında yeni nesil savaş uçağı olarak tasarlanan milli uçak projesine imza atıldı. İngiltere’yi bizimle stratejik ortak ve müttefik yapan en önemli husus ise, Musul konusu ve İpek yoludur. Buraya kadar, herkesin bildiği kamuoyuna yansıyan ve malumun ilanı olan kısmını yazdık.

 İngiltere’nin tatlı dilinin resmini çizmeye devam edelim. Öncelikle basın iyi niyetini  “Erdoğan yeni bir ortaklık görüşmesi için İngiltere’ye uçtu haberi ile manşetlere taşıdı. İngiltere bu ortaklığı en az Türkiye kadar istiyordu ve bunu her fırsat ta gösteriyordu.  Zira ” 15 Temmuz darbe girişiminden sonra destek verdiğini göstermek için ülkemize bakan yollayan İngiltere aynı zaman da seçimlere iki ay gibi bir süre kalmasına rağmen, seçime malzeme olur diye kaygıya kapılmayıp Erdoğan-Kraliçe görüşmesini iptal etmediler’’.  Birexit’den çıktıklarından beri onlara benzememek için güzel hareketler yapmıyor değildiler hani.

Biliyorsunuz ki Almanya, Hollanda bu kaygıları gerekçe göstererek birçok görüşmeyi ve mitingi iptal etmişlerdi. İptal etmişlerdi de sanki seçim sonuçları değişmiş miydi? Tabi ki de hayır zira İTLER İSTEDİ DİYE ATLAR ÖLMEZ, ölmedi de zaten.

İngiltere artık kendisi için Pazar olmaktan çıkan AB’yi çoktan gözden çıkarmıştı. Çin’in başını çektiği Avrasya ekibi ipek yolu projesiyle yeni bir ticaret yolu yapıyorlardı ki, İngiltere buraya ancak Türklerle ticaret yaparak girebilirdi. Bu konuda sorun yoktu hatta güven bile tazelendi. İki tarafta gayet tatlı bir dille anlaştık bile dediler. Zira Türkiye konuya o kadar hâkim ve hedefe o kadar odaklı idi ki ekonomi kurmaylarının telkinlerine rağmen ve hatta Londra’da olmasına rağmen Erdoğan dış yatırımcı şirketlerin temsilcileriyle görüşmeyi kabul etmedi. Oysa yüksek kur yatırımcı için idealdir, siyasi garanti olunca ve enflasyon sakinleyince yabancı yatırımcı gelir. Oysa heyet kuru dizginleme derdindeydiler bu sebepten toplantının adı bile geçmedi.  

Gelelim netleşmeyen soruna: İngiltere bu kadar büyük Pazar hacmine doğru istedikleri şekilde yürümekteydi.  Türkiye ise 1952’den beri Musul petrollerinden doğan alacaklarını veyahut mağduriyetinin nasıl giderileceğini görmek istiyordu. Çünkü Türkiye 25 yıl boyunca Irak petrol gelirinin % 10’u almıştır. Şimdi bazı İngiliz kemaller biz o hakkımızdan 500.000 İngiliz Sterlini karşılığında vazgeçtik diyeceklerdir de hani nerde öyle bir anlaşma.  Biz o paranın ki 5,5 milyon sterlin olan bir alacaktan bahsediyorum. 1952’de bu paranın bize 3,5 milyon sterlini ödenmiş ve İngiltere’nin kapı gibi 2 milyon sterlin daha borcu bulunmaktadır. O dönemlerde Türkiye yeni bir savaşı göze alacak durumda olmadığı ve Türk devletini yaşatmak için, dönemin dış işleri bakanı Tefik Rüştü Aras’ın ifadesiyle ‘fedakârlığa’ katlanmıştır.

Türk – İngiliz ilişkileri olumlu yönde ilerlediğine göre bu olumlu gelişmeler niye devam etmesin ki. Biz tabi ki de paramızı isteyeceğiz, hakkımız istiyoruz yani. Bu hareketler oyun kurucu devletlerin en iyi şekilde bildiği hamlelerdir menfaat masasın da en iyi plan yapan ülkeler her zaman karlı çıkarlar. Biz belki küresel güç olmayı henüz beceremedik ama bölgesel güç olma konusun da kararlı adımlarla ilerliyoruz. Geçmişte var olma savaşa veren bir Türkiye MİSAKI MİLLİ sınırlarında olmasına rağmen Musul vermiş. Tamam, eskisi gibi coğrafi kazanımlar kolay değil, vatan toprağı genişlemiyor. Ama neden paramızı istememiz, ülke içindeki bazı kesimlere garip yâda imkânsız geliyor.

Saygılarımla

seslimakale.com
4 Haziran 2018

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;