GÜNCEL

Ali Turhan : Hollanda’nın Almanya’nın Ambargo Sebebi: Diyarbakır!

Tarih
17 Mart 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Turhan
Türkiye’nin son 15 yıldır çok ciddi bir doğum sancısı yaşadığının hepimiz farkındayız değil mi? Türkiye git gide kötüye gidiyor, Türkiye batıyor, Türkiye’yi rezil ettiler, Türkiye’yi bitirdiler feryatlarının arkasında, Türkiye’nin damarına bastığı ve hatta damarını kuruttuğu ülkelerden beslenen içimizdeki hainlerin olduğunu görmek mümkün. Peki dert ne?

Bağımsız ve güçlü hareket eden, Müslüman hassasiyetiyle davranan ve sömürülen ülkeleri uyandıran bir Türkiye’yi istemiyorlar. Modern sömürünün temsilcileri, modern sömürüyü illegal olarak gösterme çabasında olanlar sömürüye başkaldıran Türkiye’ye saldırıyor.

Güçlü Ekonomi, Hızlı Büyüme rakamlarına bakıldığında, Türkiye’nin artık gerçekten risk oluşturmaya başladığı, Türkiye’nin “ele avuca sığmayacak” bir ülke olduğu gerçeği Avrupa’nın uykusunu kaçırmaya yetiyor.

Avrupa’nın uykusunu kaçıran bir diğer konu da, açık açık İslam’ı savunan, Medineli yetimin ardından giden Rize’li bir yiğidin küffarın ikiyüzlülüklerini tek tek ortaya çıkartıyor olması değil mi? İnsan hakları ve özgürlük naraları atan Avrupa’nın gerçek yüzünü sadece bir gecede ortaya döken bir adamı, onların sevmesini beklemek abes olurdu. Onların sevmesini beklemenin abes olmasından daha vahim durum ise, bizim sahip çıkmayışımız olurdu.

İstedikleri Türkiye, üzerinden para kazanabilecekleri kadar ayakta, en ufak hamleleri ile yıkılacak kadar da güçsüz olan bir Türkiye idi. Türkiye içinde istemedikleri bir durum olduğunda, yetki ve sorumluluk kargaşasını kullanarak, yönetebildikleri insanlar üzerinden Türkiye’ye ayar çekebiliyorlardı. 16 Nisan’a düşmanlık besleme sebeplerinden birisi de, halkın yetki ve sorumluluğun kimde olduğunu bilmesi aslında. Artık devir değişti. Parasını doğru kullanmayı bilen, Faiz batağından kurtulmuş, vurdukları halde daha da yükselen bir Türkiye görmek onları çok çok rahatsız ediyor. Uzun lafın kısası, Türkiye artık kurudukça sulanan, uzadıkça budanan bir ülke değil.

 

Allah’a şükürler olsun Türkiye’nin dört bir yanında, her yaştan arkadaşlarımız, kardeşlerimiz ve abilerimiz var. Ankara’dan İstanbul’a, Hatay’dan Samsun’a, İzmir’den Van’a, Trabzon’dan Diyarbakır’a.. Diyarbakır demişken, Diyarbakır hakkında son zamanlarda bizleri çok çok rahatsız eden pis kokular gelmeye başlıyor. Almanya’nın bürokratlarımıza, bakanlarımıza uyguladığı çirkin ambargonun, aslında asıl sebeplerini, Diyarbakır’a baktığımızda çok daha iyi anlıyoruz.

Nasıl mı? Şöyle. Diyarbakır’a yerleşen Alman ajanları olduğu, bunların ellerindeki para gücüyle, yanlarına çektikleri kadınlarla, uyuşturucu ticaretiyle yeni bir düzen kurmaya çalıştığını, Türkiye’nin her ne kadar uluslararası platformlarda yanında oluğunu belirtseler de arkamızdan bizi hançerlediklerini biliyor muydunuz?

Mahalle gençlerinin sözünü dinleyecekleri “abi” statüsündeki insanların, parayla satın aldıkları kızlar tarafından “sevgili” şeklinde yapının içine çekildiği ve mahalledeki gençleri örgütlemeleri karşılığında para alacakları söylendiği için, mahallede gece devriyeyeçıkan, kendi ülkesinin polisine düşmanlığı kat be kat pekiştirilen insanların olduğunu biliyor  muydunuz?

Sınırın öte yanına gidip, gerekli mühimmatların Türkiye’ye nasıl getirileceği, getirilen mühimmatların Türkiye içinde nasıl transfer edileceği gibi konuların en ince ayrıntılarına kadar Alman ajanlar tarafından koordine edildiğini, Avrupa uzantıları tarafından tüm ayrıntıların tek tek yönetildiğini biliyor muydunuz?

Diyarbakır’da büyük operasyonlar ve emeklerle çökerttiğimiz, tekrar kurulmasına tahammül edemeyeceğiniz zehir vanaları olan uyuşturucu hatlarını tekrardan canlandırmak, tek bir elde toparlamak ve bunlardan elde edilen gelirlerin Diyarbakır içerisindeki örgüt yandaşlarına dağıtılması, medyada PKK propagandası yapmak için kullanılması, Avrupa’daki TV kanallarına PKK propagandası yapmak için kullanılması, şehir içinde yeni bir direniş ağı oluşturulması planlarının olduğunu biliyor muydunuz?

Ajanların HDP İl ve İlçe teşkilatlarıyla birlikte çalıştığını, insanların kırılan güvenlerinin ve intikam hırslarının tekrardan “operasyonların hesabını soracağız” diyerek diriltilmeye çalışıldığını, yavaş yavaş silahlandırdıklarını ve kendi tabirleriyle eşi benzeri görülmemiş bir kalkışmayı planladıklarını, son operasyonlarla aldıkları yaraların “öcünü” alacaklarını söyleyerek çok ciddi planlar peşinde olduğunu biliyor muydunuz?

Alman ajanlarının Türkiye’de nelerin olup bittiğinden habersiz insanlara, ellerinde basılı materyallerle “Türk hükümeti Kürt haklına işkence yapıyor” diye götürüp gösterdiğini, köy halkının devlete karşı nefretini artırmak, PKK’ya yuva hazırlamak ve buna benzer faaliyetler yürüttüğünü biliyor muydunuz?

PKK’nın yöneticiliklerini yapan insanların, Almanya’da Hollanda’da eğitildikleri, askeri ve casusluk eğitimlerini Almanya’da aldıklarını, Almanya sokaklarında rahat rahat dolaşabildiklerini, örgütlenebildiklerini, Türkiye aleyhinde propaganda yapabildiklerini biliyor muydunuz?

Peki ya Hollanda? Hollanda’nın gelip Hakkâri’de Şırnak’ta, Diyarbakır’da röportajlar yaptığını, hendeklerin arkasından, PKK’lıların yanından “düşman bölge halkına saldırıyor” manşetleri attığını, PKK’nın Avrupa’daki basın müşavirliğini yaptığını biliyor muydunuz?

Şimdi Almanya’nın bizim bunlardan haberimiz yok gibi, ülkemizin orta yerinde gençleri göz göre göre zehirlemesi, devletimize karşı gelmek için dolduruşa getirmesi gibi ajanlık faaliyetlerini bilmiyormuşuz gibi, kalkıp da Türkiye’ye posta koymaya kalkmak haddine mi? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Nazi” benzetmesine kızan Merkel, acaba bu faaliyetlerden habersiz mi? Fazlasıyla da haberdar.. Bu kişilerle görüşmek için ayda bir gelen heyetler, bu heyetlerin hazırladığı raporlar ve dosyalar tam da aynı kişinin, Merkel’in önüne götürüp konuluyor. Bahçeli’nin “Ankara yanarsa, Berlin yanar” sözü de tam da bu konuyu izah ediyor.

Türkiye’de bir kısım güruh Almanya’yı gözünde koskoca bir dev zannededursun. Avrupa’nın gerçekten siyasi propaganda yasağı için bakanlarımızı ülkelerine almadıklarını zannetsin. Sadece 5-6 Mart gününde, Avrupa’da yapılan etkinliklere bir göz atalım mı?

·         5 Mart! Almanya (Mannheim): Demokratik Kürt Toplum Merkezi ve Mannhein Hayır Platformu. Hayır Etkinliği!

·         5 Mart! Almanya (Frankfurt): PKK Destekçisi Avrupa Kürt Kadın Hareketi “Diktatörlüğe hayır” etkinliği!

·         5 Mart! Almanya (Köln) : Referanduma hayır' başlıklı panele HDP'li vekil Tuba Hezer, gazeteci Ayşe Yıldırım, Kürt siyasetçi Şükran Sincer, akademisyen Utku Sayın

·         6 Mart! Belçika (Anvers) : KCK’lı Zübeyir Aydar’ın da bulunduğu PKK Destekli Hayır etkinliği!

·         6 Mart! İtalya (Milano): PKK Organizasyonu “Kuzey İtalya Hayır Platformu” Hayır etkinliği!

·         6 Mart! İsviçre (Fribourg) : HDP Teşkilatı Hayır etkinliği!

·         6 Mart! Fransa (Marsilya) : PKK sempatizanları Hayır toplantısı!

İçlerinde Türkiye’de aranan PKK’lıların, KCK’lıların olduğu siyasi etkinlikler, yalan yanlış haberlerle, yalan yanlış dolduruşlarla oradaki vatandaşlarımızı ve Avrupa’yı Türkiye aleyhine dolduruşa getiren PKK’lı yöneticilerle, onların gözlükleriyle Türkiye’ye bakan Avrupa kaybetmeye mecburdur. Avrupa bir balondur ve balonu indirecek olan ise Türkiye’dir. Avrupa’nın şişirme olduğunu, gerçek yüzünü ortaya koyacak ülkenin ise Türkiye olduğunu unutmayın.

Ey Almanya! Ey Maşa Merkel! Ey Hollanda! Ey Avrupa! Türkiye üzerindeki planlarından vazgeç. Avrupa’da barındırdığın PKK Yöneticilerini iade et. Türkiye’deki kendini çok zeki zanneden ajanlarını geri çek. Kürt meselesi üzerinden prim yapmaktan vazgeç. 3 Havaalanını durdurmak mıdır, Türkiye’yi küçültmek midir niyetin her ne ise bilmiyorum, ama seni yönetenlere de söyle, Türkiye artık eski Türkiye değil. O hasta adam uyandı, kalktı. Artık korkun.

Seslimakale
17 mart 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;