YAŞAM

Ali Karahasanoğlu : Ölürken bile en güzel, en sert cevabı verdi..

Tarih
01 Ocak 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

Cuma dergisi çıkarken, Hasan abinin haftalık yazıları yayınlanıyordu ama..

Bir samimiyetimiz olmamıştı..

12 Eylül 1993’de, bu gazeteyi çıkarmaya başladığımızda. 

Artık her gün, aynı binada, aynı odalarda geceyarılarına kadar mesai birlikteliğimiz başlamıştı..

23 yılda..

Tek bir tartışmamız, tek bir ihtilafımız olmadı.

Hasan abi, benden 9 yaş büyüktü.

Mütevaziliğinden, bana “Ali abi” derdi..

Ben ise ona hakkıyla, “Hasan abi” derdim..

İşini, ibadet aşkı ile yapardı..

Dört dörtlük gazeteci idi..

Rahmetli babamın sözü idi.. Hasan abimin de çok hoşuna gitmişti: “Yemekle birlikte; yapan da pişmezse, o yemekte tat olmaz!” 

Bu mesajı, yazılarına defalarca konu edinmişti.. 

Bizzat kendisi de bunun canlı örneği idi...

Yazısına tat vermek için..

Yazı yazarken, adeta “yemekle pişen” gibi, “pişer”di..

Şu meslekte, bu meslekte olmak önemli değildi, onun için.

En alt kademedeki çalışandan, en üst kademedeki çalışana kadar, hiçbir şey farketmezdi, onun için.. 

“Ne iş yaptığının hiçbir önemi yok” derdi.. “Önemli olan yaptığın işin hakkını vermek” derdi..

İşinin delisi idi adeta..

En sert yazılar, onun kaleminden çıksa da..

Kendisi çok mülayimdi..

Yüzyüze konuşup da, onunla tartışan hiç kimseyi tanımıyorum..

Ne gazetede, ne yolda, ne mahallesinde..

Yazısında en sert kelimeleri kullansa da...

Kimseye kin gütmezdi..

Eleştirdiği kişi onu aradığında.. Hiç kompleks yapmadan konuşur, düzeltilmesi gereken bir şey varsa, düzeltirdi..

Ama tehditlerden hiç çekinmez..

Şunun bunun hatırına da, davasından ve kararlılığından kesinlikle taviz vermezdi..

Embedded gazetecilerin aksine.. Gazeteciliği bazı kapıların aralanması için kullananların aksine.. 

Kendisi için.. Ailesi, veya gazetesi için.. Menfaat amaçlı hiçbir yazısına, küçücük imasına bile şahit olmadım..

Tek derdi, mazlumların sesi olmaktı..

O; “başörtü yasağı”nı yazdı..

İHL’lerin “katsayı problemi”ni yazdı..

Kur’an kurslarına “yaş sınırı”nı yazdı.

PKK’nın “kirli oyunlar”ını yazdı..

Ezilen kim olursa olsun, Hasan abiye bir mektup kadar, bir mail kadar yakın idi..

En sert yazılarından birisini, Fatih Altaylı için yazmıştı..

Başörtülü öğrencileri aşağıladığı için, Altaylı’yı eleştirmişti..

Ama sonraki yıllarda. Başörtü yasağı yavaş yavaş kalkarken..

Yasakçıların zulmü sona ererken.. Özgürlük havası kamuoyuna hakim olurken..

Altaylı da, eski tavrını sürdürmediği için.

Kimseye yaranmak amacıyla, menfaat amacıyla değil..

İnsanî yönünü göstermek üzere.. 

Yıllar sonra, uçakta bir araya gelmeleri vesilesi ile.. O çok sert eleştirdiği Fatih Altaylı ile telefonlaşır, sohbet ederdi.  

Yazıları sebebi ile, defalarca DGM’lere, Ağır Ceza’lara birlikte gittik.

Kimisinde avukatı olarak. Kimisinde ben de ikinci sanık olarak, yanında oldum..

Mahkemede, lafını hiç eğip bükmezdi.

“Şu şu yanlışı eleştirdim.. Bugün o yanlışı yapan kim olursa olsun, yine eleştiririm” derdi..

Dik durmakta, hiç tereddüt göstermezdi.

Onu eleştirirken, “Aykırı yazar” diyenler oldu..

Tam aksine..

O; halkın sesi idi..

Usta gazeteciliği ile..

Kıvrak dili ile..

Halka tercüman oluyordu.

Kendisine gelen mektuplarda, maillerde.. Hep şu tespit ve şu dua vardı: 

“Bizim söylemek istediklerimizi söylemişsin.. Allah senden razı olsun.”

Dün bazı internet sitelerinde. Bazı sosyal medya hesaplarında. İnceden inceye mesaj göndermek isteyenler vardı..

Kamuoyunun tanıdığı isimlerden bazılarının vefatlarında, Hasan abinin yazdığı yazıları hatırlatanlar vardı..

Hasan abinin vefatı üzerine, “Bizim ölülerimizi hayırla yad etmiyordun” diyenlere..

Hasan abi, ölümü ile bile, en güzel, en sert cevabı verdi..

Şu cevaba bakar mısınız:

Mekke’de tavafını yapmış.

Bir Safa’ya, bir Merve’ye koşmuş..

Sa’yini ve umresini tamamlamış..

Medine’ye gelmiş, Hz. Peygamber’in makamını ziyaret etmiş..

Ve sonrasında.. O beldede hayata gözlerini yummuş..

Böyle güzel bir son.

Kaç kişiye layık olur?

Şimdi buyursunlar, Hasan abide eleştirebilecekleri bir şey bulabilirlerse, eleştirsinler..

Eğer “hayırla yad etmemek” için, ellerinde bir bilgi varsa..

Buyursunlar, “Hasan abinin şu şu yanlışları vardı” desinler..

Ben onlara müjdeleyeyim..

Hasan abi, yanlışlarının söylenmesinden üzülmezdi.. Şimdi de üzülmez..

Sevinir..

Eminim; o mübarek beldede gözlerini yummaktan da sevindiği gibi..

YeniAkit
1 Ocak 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;