Sesli Makale

Medya dünyasında adettendir..

Teşviklerle, ucuz kredilerle medyada kendine yer bulan eski Türkiye’nin patronlarının omuzuna silahlarını koyarlar..

Onun omuzuna destek görevi yükleyerek, nişan alır, hedeflerine ateş ederler..

“Eğer bilgin, kapasiten, cesaretin var ise..

Silahını hazırla, nişanını al, hedefini vur” desek de..

Ona yanaşmazlar.

Çünkü; ne bildikleri bir şey vardır. 

Ne yazdıkları doğrudur.. 

Ne de atışta isabet yetenekleri vardır.

Bir değil, iki değil, onlarca benzer isim verebilirim..

Emin Çölaşan’dan tutun.. 

Uğur Dündar’a.. 

Bekir Coşkun’a.. 

Daha nicelerine kadar.

Hepsinde numara aynıdır..

“Biz olmazsak, bu gazete batar. Bu televizyon ölür” derler..

Gün gelir, patron isyan eder.. 

“Yeter artık. Benim omuzuma silahı koymuşsun, ateş ediyorsun. Çok meraklı isen.. Benim omuzumu kullanmadan yap, yapacağını” der..

Bunları kapının önüne koyar..

Sektörde bir dalgalanma olur..

Daha doğrusu “dalgalanma var” gibi olur.

Beklenir ki, gazete batsın..

Beklenir ki.. 

Bunların gidecekleri gazeteler ihya olsun..

Verdiğim isimlerde de.

Daha başka onlarcasında da..

Ne bunların ayrıldıkları gazeteler batar.. 

Ne de bunların gittikleri gazeteler, televizyonlar ihya olur..

Bu takıma katılan son isim Hürriyet’ten Uğur Gürses..

Beyefendi de bir afra, bir tafra..

Dersiniz ki, konusunun uzmanı bir deha..

Ekonomide ne derse, o çıkıyor..

Ne söylemiş ise, tam isabet kaydetmiş..

Dolayısıyla, el üstünde tutulması gerekiyor..

Bilgisinden, öngörülerinden yararlanılması gerekiyor..

Kendisi ve onu şişirenler böyle bir zehaba kapılmış olmalılar ki...

Bir yazısı, gazetesi tarafından uygun görülmeyince..

“Haydi bana eyvallah” demiş..

Medyaya da, “Uğur Gürses’e sansür” diye başlıklar attırılarak, haberler yapılmış..

Merak ettim..

“Bu arkadaşın öngörüleri nedir, yazdığı yazılarda isabet oranı nedir” diye..

Hazır, 24 Haziran seçimlerinden de yeni çıkmışız..

Mutlaka “dışkısında boncuk bulunan çocuk” örneği gibi..

Yazılarında müthiş öngörüleri, çıkmış kehanetleri vardır diye araştırdım....

Seçim sonuçlarına, partilerin alacakları oy oranı ekseninde tahminde bulunmamış..

Ona cesaret edememiş olmalı..

Veyahut da, “Ben ekonomiden anlarım. Siyasetten anlamam. O konuya girmeyeyim” demiş olmalı..

“Seçim sonuçları hakkında tahminde bulunmamış ama.. Her ekonomistin fikir yürüttüğü patates fiyatlarına girmiş  olmalı” diye baktım..

Tam isabet..

Seçimden iki gün önce..

22 Haziran’da “Patates iktisadı” başlığı ile bir yazı kaleme almış.

Girişi şöyle:

“DOLAR ve faiz üzerinden komplo kuramı yazmak kolay; ‘bizi çekemeyenlerin, dış güçlerin işi’ dersiniz, ödemeler dengesi bilmeyen biri inanabilir. Ama patates ve soğan üzerinden yazmak öyle de kolay değil.”

Seçim öncesindeki malum kesimin, klasik söylemi..

Elimizde sihirli bir değnek yok ki..

Zaman tünelinden geçiş yapıp, anında olanları kendilerine gösterelim..

Onlar da buna güveniyorlar zaten.

“Yazarız. Atarız işkembeden.. 

Kim, neyi hatırlayacak ki..

Tutmuş, tutmamış. yalanmış, palavra imiş, benim yazımı kim hatırlayabilir ki?”diyor.. 

Kulağına söylenileni, okurlarına da üflüyor..

Peki, yukardaki girişten sonra, patates ile ilgili olarak, ne diyor Uğur bey:

“Son günlerin konusu patates-soğan fiyat artışları. Bunun nasıl olduğuna çokça ekonomik temele dayanan neden bulunabilir” ile başlıyor.

Ben her şeyi bilirim pozlarında..

“Spekülasyon falan yok. Bunlar ekonominin verileri.. Bilimsel veriler” edası ile..

Hükmü veriyor: “Son üç ayda döviz kuru artışının yüzde 20 olduğu, henüz bunun çok az kısmının perakende fiyatlara yansıdığı, kamu zamlarının tutulduğu hesaba katılırsa henüz bir şey görmedik.”

Uğur bey şunu demek istiyor: “Seçim bir olsun.. Ayvayı yiyeceksiniz. Her şeye zam gelecek” demeye getiriyor..

 Bu arada, Başbakan’a da laf yetiştiriyor: “Başbakan Binali Yıldırım, soğan ve patates fiyatlarındaki artışa ilişkin ‘Spekülasyondan öte bir şey değil, göreceksiniz birkaç gün sonra böyle bir meseleyi konuşmayacağız’ diyor. Aynı gün Hürriyet web sitesinde yayımlanan habere göre; ülkenin patates ihtiyacının yüzde 25’ini karşıladıklarını dile getiren ..” diyerek uzunca izahattan sonra..

“Üreticinin birinci gerekçesi iktisatta ‘Örümcek Ağı Kuramı’ (Cobweb) olarak bilinen durum” anlatımı ile..  Konunun uzmanı olduğunu hissettiriyor.. 

Veee.

“Böylece amiyane tabirle tarım politikanızı ‘patatese’ çevirirsiniz” ile işi bitiriyor..

Her şeye eyvallah.

Seçimden iki gün önce.. bunları yazdınız..

Bugün itibari ile seçimin üzerinden 25 gün geçti..

Hangi malda, ne zammını gördük?..

Bırakın zamları..

Patateste ne oldu?

Başbakan Binali Yıldırım mı haklı çıktı?

Yoksa..

Patates fiyatlarının artmasında bilimsel izahatlar getiren Uğur Gürses mi?

Çıkın pazara, gidin markete..

Seçim öncesinde 6 TL olan patates, tekrar indi 3 TL’ye.. Hatta 2,5 TL’ye..

Şimdi söylesin Uğur Gürses: “Patates fiyatlarındaki artış Binali Yıldırım’ın dediği gibi miymiş, yoksa örümcek ağı kuramı gereğince miymiş?”

Veya..

Şöyle soralım..

Tarım politikası mı patatese dönmüş?

Yoksa Hürriyet’in Uğur Gürses’i mi patatese dönmüş?

Seçim öncesinde çıkarılan fiyatlar, tekrar eski seviyelerine doğru inerken..

Uğur Gürses’in kaleminden okuyalım: “Kim ‘patates’e döndü? Tarım politikamız mı? Yoksa.. Stokçusu ile karaborsacısı ile mafyası ile medyadaki uzantıları ile spekülatörler mi, ‘patates’e döndüler?”

yazının kaynağı