GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : ‘Hendek yok, asker ölmüyor, devlet katliam yapıyor’ öyle mi şaşkın prof?

Tarih
22 Ocak 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

Akademisyenlerin bildirisi beni sıkmıştı.

Kendi kendime, “Bu konuya artık girmeyeyim” demiştim.

Öyle ya..

Bir yanlışını gördüğümüz insanların, üzerine üzerine gitmenin de bir alemi olmasa gerek..

Ama o ne?

İmzacılar ısrarlı..

İmzacılar işi büyütmüşler..

Yazdıkları bildiriyi öyle bir savunuyorlar ki.. Kutsal metin haline getirmiş, üniversitelerde bütünleme sınavlarında bu bildiriyi sorar hale gelmişler..

Evet; yanlış okumuyorsunuz..

Gerçekler baştan aşağıya tahrif edilerek kaleme alınan o bildiri, Ankara Siyasal’da 19 Ocak günü yapılan sınavda soru olmuş. 

Yok yok..

“Bu bildirideki yanlışları bulun” diye bir soru ile değil..

“Bildirideki olayları, zaten günlük olarak takip ediyorsunuz. Bildiriye imza atanlar, hangi gerçekleri çarpıtmışlar” şeklinde, ufuk açıcı bir soru ile de değil..

Bildiri metnini vermiş, Gökçen Alpkaya isimli Uluslararası Hukuk Profesörü..

Sonra da hiç çekinmeden.. “Ben prof. değil, bir ideolojinin esiriyim” dercesine... 

Kendi ideolojik bakış açısını özetleyen bir değerlendirme yapmış.

İdeolojik değerlendirme ardından da imtihan sorularını yöneltiyor.

Bir okurum aramıştı, iki gün önce..

“Oğlum Ankara Siyasal’da okuyor.. Ermeni soykırımı olmadığı, Ermenilerin başına gelenlerin, Osmanlı’ya karşı isyanlarının sonunda yaşanan olumsuzluklar olduğu tezini savunduğu için, sınıfta bırakıldı.. Ertesi sene, sınavlarda sorulan sorulara, ‘Ermeni soykırımı vardır’ tezini destekler cevaplar vererek, sınıfı geçebildi” dediğinde..

Doğrusu eleştiriyi biraz abartılı bulmuştum.

Ama aynen öyle imiş.

Öyle imiş ki..

100 yıl önceki Ermeni soykırımı palavrasını  boşverin.

Gözümüzün önünde.. 

Canlı olarak yaşadığımız.. 

Halen de yaşamaya devam ettiğimiz PKK’lı teröristlerin Güneydoğu’daki silahlı eylemlerini görmezden gelip, devleti suçlu gibi ilan etmeye çalışan bir bildiriye imza attılar..

Yetmedi..

Şimdi bir de utanmadan, o bildirideki yalanları, kesin doğru bilgilermiş gibi takdim edip.. 

Bildiriyi adeta kutsal metin gibi gösterip, öğrencilerden bildiriyi destekler tarzda cevaplar istiyorlar....

“Düşünce özgürlüğü” imiş.

“Üniversite” imiş. 

“Bilim” imiş..

Nerde bunlar? Nerde beyler, bayanlar?

Nerde ki, kendi bakış açılarını “tek doğru” gibi gösteriyorlar..

Türkiye’de % 10 oyu ancak alabilmiş bir siyasi söylemin dillendirdiği yalanları, üniversitede öğrencilere, “kesin doğru” gibi sunuyorlar..

“Prof. ne demiş ki” diye soracaksınız..

Aktarayım hemen: 

 “ ‘Cumhurbaşkanı’nın (....) demesinin ardından idari ve adli soruşturmalar başlatıldı, akademisyenlerden bazıları gözaltına alındı. Buna karşılık, .. imzacı akademisyenlerin ad ve fotoğraflarını hakaret ve küfürlerle yayınlayarak hedef göstermeye devam eden ‘basın’ hakkında ise şu ana kadar hiçbir işlem yapılmadı.”

Kusura bakmayın..

Daha fazla alıntılayamayacağım..

Bilimin iflas ettiği bir noktadayız..

Önyargının zirve yaptığı bir noktadayız.

Sorsak bu prof. bacıya... 

“Sen hakim misin? Mahkeme misin? Varsayalım, Cumhurbaşkanı’nın akademisyenleri eleştirmesini, öğrencileri teoriden biraz uzaklaştırmak için, bir bilim insanı olarak masaya yatırmak istedin.. İyi de, imzacı akademisyenlerin ad ve fotoğraflarının yayınlandığı medya organlarındaki ifadelerin, hakaret ve küfür olduğuna, şıppadanak kendi başına sen nasıl karar verdin?”

Evet soru bu..

Bilim insanı olduğunu iddia ediyor..

Bildirideki her şeyi, kutsal bir metin gibi doğru kabul ediyor..

Aynı prof, bildiriye imza atanlar hakkındaki basın özgürlüğüne dayalı eleştirel haberlerin ise.. 

 “Hakaret ve küfür” olduğunu belirtiyor..

Kendisini tanımıyordum..

Tanımak için, öğrencilerine sordum..

Bakın ne demiş öğrencileri: “Öğrencileri dinlerken yüzünün aldığı şekilden, kendisinin fizik mühendisi olduğu hissine kapılabilirsiniz. Zira kavramları ilk kez duyuyormuşçasına şaşkın bakıyor.”

Biz ne diyelim ki, bu “şaşkın bakan”a..

Günlerdir “Hendekleri görmüyor musunuz” diye sorarken..

Hayaletlere konuşuyormuşuz biz..

“Orada askerler öldürülüyor. Orada polisler can veriyor.. Böyle bir ortamda, sokağa çıkma yasağı ilan edilmeyip, ne yapılmasını önerirsiniz” diye sorduğumuzda..

Uzaylılara soruyormuşuz meğerse..

Ki.. Öğrencisinin bile “şaşkın bakışlı” dediği prof.. 

Hendeği görmeden. Asker-polis ölümlerini görmeden.. “Devlet katliam yapıyor” diyen bildiriyi, “a priori” kabul edip, öğrencilerine sorular yöneltiyormuş..

Ne diyelim, Allah kimseyi şaşırtmasın!

YeniAkit
22 Ocak 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;