Sesli Makale

30 Ağustos 2015

Bodoslamadan girelim..

Onlar net konuşuyorlar.

Biz de net konuşalım..

Madem ki, MHP’li Şefkat Çetin, Tuğrul Türkeş’in seçim hükümetinde bakanlık teklifini kabul etmesini “Türklük davasına ihanet” olarak yorumluyor..

Biz de kendisine soralım..

Genel Başkan’ınıza..

HDP’li bakanların olmayacağı..

Üç değişik teklif sunuldu..

1) AK Parti - MHP koalisyonu..

2) AK Parti azınlık hükümeti.

3) AK Parti - MHP seçime gitmek üzere koalisyon hükümeti..

Bu hükümet modellerinin hiçbirisinde, HDP’li isimler bakan olamıyordu..

MHP Genel Başkanı, bunların hepsini reddetti..

Geriye kala kala, Anayasa emri gereği, HDP’li milletvekillerinin de bakan olabileceği, seçim hükümeti modeli kaldı..

MHP tek seçenek olarak bunu bıraktı.. Bunu istedi..

Bu noktada cevap versin Şefkat Çetin.. Cevap versin Devlet Bahçeli: “Türklük davasını kaça sattınız?”

•

Bana sorarsanız..

HDP’li isimlerin bakan olması ile..

“Türklük davası”nın uzaktan yakından bir ilgisi yok..

Hatta bence..

Tuğrul Türkeş’in bakan olması ile..

HDP’li isimlerin bakan olması arasında çok büyük bir fark da yok..

Son açıklamalarındaki hakaretlere bakarsak..

MHP’liler de, “Tuğrul Türkeş ile HDP’li isimler” arasında bir fark görmüyor olmalılar..

Öylesine küfürler ediyorlar ki..

Öylesine hakaretler ediyorlar ki..

HDP’lilere bile, böylesine tezviratta bulunmamışlardı..

Günlük politika oyunlarına kendisini teslim edenler..

Günlük politika oyunlarını, kendilerince kutsal gördükleri “Türklük davası”nın zorunlu unsuru gibi gösterenler..

Aslında kendi itibarlarına zarar veriyorlar..

İnsan, hayatının gayesi gibi gösterdiği, kendince çok kutsal bir davayı, “2 aylık seçim hükümeti”nde bakan olma-olmama gibi basit bir olgu ile nasıl tartışmaya açabilir?

“Kutsal dava” dedikleri çizginin arkasında..

Tilkilik olunca..

Kendilerini böyle ele veriyorlar..

“AK Parti - HDP koalisyonu kuruldu” diyerek, halkı aldatacaklardı..

Suçüstü oldular..

Bu tezgah gerçekleşmedi..

Bütün kızgınlıkları bu tezgahın bozulmasına..

“Türklük davası” falan da, işin hikayesi..

•

Tuğrul Türkeş’i savunma noktasında değilim.

Savunmam da..

Ama saldıranların ikiyüzlülüğünü deşifre etmek için söylemek zorundayım..

“Koltuğu şerefine tercih eden” suçlaması yapanlara sormamız lazım..

Tuğrul Türkeş, iki aylık koltuğa kandı ise..

Siz, HDP’li isimlerin bakan olacağı hükümet modeline ülkeyi mecbur ederek..

Aslında planınız, 1 Kasım’da sizin partinin iktidar seçilmesi değil midir?

Sizin bu yaptığınız da, aslında “Koltuğu, şerefine tercih etmek” değil midir?

1 Kasım’da seçim kazanma uğruna..

1 Kasım’dan sonra, bakanlık koltuğuna oturma sevdası ile..

HDP’lileri şu iki aylık dönemde.. Bakan yapan, sizin partiniz değil mi?

•

Anayasal bir zorunluluk olan “seçim hükümetindeki bakanlık teklifi”ni kabul etmek partiden ihraç sebebi olur mu?

Türklük davası iddiasındaki MHP’lilere göre..

Öyle imiş..

İyi de..

Siz ihraç edeceksiniz..

Mahkeme iptal edecek..

Bunu bilmeyecek ne var?

Anayasa emri gereği kurulan bir hükümette görev alınmasını, partiden ihraç sebebi, nasıl yapabilirsiniz ki?

Samimi olsalar..

HDP’lilerin bakanlık koltuğuna oturmasını gerçekten samimi şekilde, “Türklük davası”na ihanet olarak görüyor olsalar..

AK Parti’nin kuracağı seçim şartlı azınlık hükümetine dışardan destek verirlerdi..

AK Parti tek başına azınlık hükümetini kurardı..

HDP’liler bakan olamazdı..

Böylece, “Türklük davası”na kimse ihanet(!) edemezdi..

Biz de bu tartışmaları hiç yaşamazdık.

•

Bir de Kenan Tanrıkulu olayı var ki..

Aslında hiç tartışılmadı..

Düşünebiliyor musunuz?

Bir isme, bakanlık teklifi yapılıyor..

O isim, “Ben böyle bir teklifin yapılmasını nasıl cesaretlendirmişim” düşüncesi ile, partideki görevinden istifa ediyor..

Boşverin palavrayı beyler..

“Türklük davası” diyorsunuz ya.. 

“Türklük Davası” böyle ucuz palavralarla yürümez..

Kimin zılgıtı ile o görevden istifa etti, Sayın Kenan Tanrıkulu açıklamalı..

Yeni Akit