Sesli Makale

15 Ekim 2015

Ankara’daki patlamada ölenler şehit sayılacakmış..

Olur mu?

Bektaşi sormuş: “Abdestsiz namaz olur mu?”

Hoca cevap vermiş: “Olmaz!”

Bektaşi cevabı yapıştırmış: “Ben kıldım, oldu!”

Bektaşi’yi taklit ederseniz..

Ankara’da ölenleri de şehit sayabilirsiniz..

Ama..

İnsanların içini acıtırsınız..

Askere yolladıkları çocuklarının..

Askeri araç ile trafik kazasına karıştığında, yıllarca süren “kusur araştırması” sonrasında..

“Sizin oğlunuzu şehit sayam��yoruz” tartışmalarını bilen asker yakınlarından tutun..

“Görev başında ölmüş ama.. Aynı zamanda bir de ölüme etki eden rahatsızlığı varmış. Onun için araştırma yapmak zorundayız” türünden bürokratik gerekçelerle..

Yıllar süren davalar sonunda..

O statüyü zar zor elde edenlerin veya hiç elde edemeyenlerin nezdinde..

Olumsuz bir intiba uyandırırsınız.

•

Önceki gün yazmıştım..

Ankara’da ölenler, bireysel anlamda ne kadar aldatılmış olurlarsa olsunlar..

Ne kadar gerçeklerden uzaklaştırılıp, efsunlanmış olurlarsa olsunlar..

O gençlerin beyinlerinin yıkanmasında, devletin sorumluluğu da, tartışmasız bile olsa..

“Şehitlik” gibi bir statü, asker ve polisler için dahi..

Araştırma üzerine araştırma..

İnceleme üzerine inceleme ile, zoraki verilir iken..

Ankara’daki saldırının sırf “terör” amaçlı olması gerekçesi ile..

Orada her ölene “şehit” statüsü verilir ise..

Burada “Bir dakika” dememiz gerekir.

Dünkü gazetemizde okudunuz.

Görevi başında şehit edilen Savcı Selim Kiraz’ın öldürülmesini destekleyen tipler bile var iken..

En hafifi ile..

PKK’lı teröristlerin öldürülmelerini “Yargısız infaz. Devlet katletti” ifadeleri ile karşılayanlar var iken..

Daha ağır ifadelerle, teröristlere sahip çıkan tarzda açıklama yapan birçok örnek karşımızda iken..

Sosyal medyada..

Basın açıklamalarında..

Protesto gösterilerinde..

DHKP-C’lilerin saldırılarına, destek verdikleri karşımızda durur iken..

PKK’lıların asker-polis öldürmelerine, destek verdikleri ayan beyan ortada olanların..

Sırf, kendileri gibi terörden medet uman bir örgütün saldırısında ölümleri gerekçe gösterilip...

Destekledikleri terör örgütlerinden farklı bir terör örgütünün eyleminde öldüler diye..

“Şehitlik” statüsü verilir ise..

Bu yanlış olur..

•

Biraz uçuk örnek olacak ama..

Vermek zorundayım..

DAEŞ’i tasvip ettiğim için değil.

Benim kanaatim, “Al birini, vur ötekine..”

Terör örgütlerinin hepsi, benim için aynı..

PKK’sı da.. DAEŞ’i de..

Bu ön bilgiyi verdikten sonra söyleyeyim.

Varsayalım..

Murat Karayılan, şu karakola, bu askeri birliğe saldırmak üzere Türkiye sınırları içine giren bir grubun başında hazırlık yaparken..

Benzer amaçlarla sınırlarımızın içinde olan DAEŞ’liler tarafından..

Düzenlenen bombalı bir eylemle öldürülürse..

PKK terör örgütünün bugünkü başı konumunda olan Murat Karayılan’ı da, şehit mi sayacağız?

•

Ölenlerin anısına yönelik, hiçbir ardniyetim yok..

Ama..

Hiç kimse..

Hakettiğinden fazlasını da istemesin..

Dindar insanlarla alay etmelerini görmezden gelelim..

HDP yönetimindeki birçok ateistin, “Hah hah.. Ahiret mi? Her şey dünyada anacağızım.. Siz ahiretle kendinizi aldatıyorsunuz” kafa bulmalarını es geçelim.. 

Ama “şehitlik” kavramını, bir aldatmaca olarak görüp...

Allah’ın ayetini haşa “komik bir şey”miş gibi görenlerin..

Özellikle de..

Yakın tarihte..

Gülen grubunun televizyonunda bile..

HDP’ye oy vereceğini Zaman gazetesinde yazdığı bilinen..

Ateist Şahin Alpay’ın ağzından..

Mehtap TV’de:

“(Şehitler ölmez, yaşamaya devam ederler) dedi.. Bu ne demek yani? Ben çok merak ettim yani..”

Küstahça sözlerini de dinledikten sonra..

Kimse kusura bakmasın..

“Şehitlik” kavramı ile alay edenlere..

Alay edenlerle birlik olanlara..

“Şehit” sıfatını kimse veremez!

AK Parti iktidarı da veremez..

CHP de veremez..

YeniAkit