SİYASET

Ali Bayramoğlu : TSK’daki değişiklikleri nasıl okumalı?

Tarih
04 Ağustos 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Bayramoğlu
 Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teşkilat modelinde yapılan değişiklikler, darbe girişimi sonrası atılan en kritik adımları oluşturdu.

Yapılan ne?


Kuruluşuyla birlikte Türk askeri bünyesi, temel bir özellik olarak, aşırı merkeziyetçi bir yapıya sahip olmuştu. Bu yapı, Genelkurmay Başkanlığı'nı emir-komuta zincirinde tek merkez kılmakta, askeri yargıdan askeri birliklere, askeri harcamalardan askeri stratejilere değin milli savunma, milli güvenlik ve askeri faaliyetle ilgili tüm unsurları hiyerarşik olarak Genelkurmay'a bağlamaktaydı.


İlk bakışta şaşırtıcı olmayan, milli güvenlikle ilişkili tüm askeri ve sivil, imkan ve kaynakların tek elde toplanmasına, güç temerküzüne neden olan bu yapı, aslında, demokratik denetim, asker-sivil ilişkileri bakımından pek çok soruna işaret ediyordu.


Her şeyden önce devlet içinde yargıdan kültürel alanlara ve eğitime kadar “askeri alan ve sivil alan ikiliği”nin temelini oluşturuyordu. Ayrıca askeri alanın “denetime kapalı”, buna karşın, askeri, idari, mali ve sivil kaynakları özerk kullanması itibariyle siyasi alana müdahil ve denetleyici güce kavuşmasına yol açıyordu.


“Fiilen yetkisiz ama sahip olmadığı yetkilerin siyasi sorumluluğunu taşıyan” bir Milli Savunma Bakanlığı ile “fiili yetkileri olan ancak bunlardan dolayı siyasi sorumluluk taşımayan” Genelkurmay Başkanlığı düzeni, bu yapının işleyiş biçimi ruhunu resmederdi.


Bu, bize has aşırı merkezi doku, yıllar yılı, Türkiye'de asker sivil ilişkilerinin de özünü tanımladı, askeri vesayet düzeninin en önemli aracı oldu.


Elbet asker bu doku üzerinden askeri darbe yapmadı, ancak bu doku askeri siyasi buyurganlığının, sistemin askerileşmesinin, askeri denetime tabi kılınmasının ana zeminini oluşturdu, ayrıca darbeler de buradan üredi.


Bir kaç gün önce yapılan TSK'ya ilişkin düzenlemeler, bu modelin terkedilmesini ifade etmektedir.


Ordunun elinde gücün dağıtılması, yetkinin sivil birimlere, özellikle Savunma Bakanlığı'na aktarılması, askeri faaliyet, askeri eğitim, askeri yargı gibi parçaların birbirlerinden ayrıştırılarak ordunun işleyiş düzeyinde sivil denetime açılması yeni model olarak karşımızdadır.


Bu yeni model, ABD gibi, Fransa gibi pek çok örneği olan, “dağılmış ve sivil denetim fikri üzerine oturan komuta ve ordu yapılanması” üzerine oturmaktadır. Yapılması beklenen kimi anayasal değişikliklerle, Yüksek Askeri İrade Mahkemesi'nin kaldırılıp, Genelkurmay Başkanlığı'nın emir-komuta merkezi olmaktan çıkarılması ve koordinatör makam yapılmasıyla, atılan bu adımlar tamamlanmış olacaktır.


2003 sonrası Türkiye ciddi bir sivilleşme süreci yaşadı.


Bu çerçevede askeri harcamalardan Milli Güvenlik Kurulu'na, gizli güvenlik yönetmeliklerinden İç Hizmet Yasası'na, askeri yargıdan askeri suç tanımına uzanan pek çok alanda reform yapılmış, ancak iş, bunların kumanda odasına, ordu teşkilatının yeniden yapılanmasına, yetki ve sorumlulukların düzenlenmesine gelince durmuştu.


15 Temmuz sonrası siyasi iktidarın ilk refleksi, bu yarım bırakılmış süreci hızla ve keskin biçimde tamamlamak olmuştur.


Olan budur.


Yeni düzenlemelerle en az yüz yıllık bir gelenek ve kimi kurumları ortadan kaldırdı.


Bu oranda askeri çevrelerde memnuniyetsizlikle karşılanıyor. Yeni bir kuruluşun KHK yoluyla yapılması muhalefet partilerince eleştiriliyor. Genelkurmay Başkanı'nın seçiminden terfi ve tayinlere uzanan hatta siyasi iktidarın geniş ve doğrudan yetkilere sahip olması, kimi çevrelerde “ordunun partizan ilişkilere açılıp açılmayacağı” sorusunu akla getiriyor.


Bunlar doğal tartışmalardır.


Yeni düzenlemelerin biraz aceleye getirildiği de söylenebilir.


Nitekim harp okulları-kuvvet komutanlıkları ilişkisinin koparılmasının, Harp Akademileri'nin kapatılması, askeri faaliyet açısından kimi muhtemel boşluklar ve sorunlar üretebilir. Askeri işleyişte siyasi iktidarın dolayımsız ya da doğrudan rolü, tayin ve terfilerde mesleki liyakatı geri, siyasi sadakatı öne itebilir. Bunlar orduyu yeni siyasi sorunlarla kuşatabilir. Bu tür mahsurları ve endişeleri giderecek düzeltmelere ihtiyaç olduğu muhakkaktır.


Ancak bunlara rağmen, düzenlemeler esas olarak yerindedir ve gereklidir.


Şunu görmek gerekir: Bu tür düzenlemeler temelde ve kısa vadede askeri darbelere karşı önlem olmaktan çok, asker-sivil ilişkilerinin demokratik denetime açılmasına, bu çerçevede yeni bir yetki-sorumluluk sisteminin oluşturulmasına ilişkin düzenlemelerdir.


Bugün bunları hızla devreye sokan, şüphe yok ki, 15 Temmuz darbe girişimi olmuştur. Bu koşullarda askeri kuruma güvensizliğin ve askeri gücü denetlenmesi gereği kadar kadar doğal bir durum yoktur.


Yeni doğabilecek aşırılıkları engellemek için neler yapmalı?


Yeni darbe riskini savuşturacak başka önleme ihtiyaç var mı?


Yarına... 

Yenişafak
3 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;