GÜNCEL

Ahmet Kekeç : Beyaz Türklerin Selocan’ı...

Tarih
13 Ekim 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Kekeç
13 Ekim 2014....
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın “sokağa inin” çağrısıyla başlayan ama tamama ermeyen devrim, Beyaz Türk muhitini ve liberal aydınları çok mutsuz etti.
Bunu Rojava’da ne güzel yapmışlardı oysa... Cemal Paşa’nın torunu gitmiş, görmüş, harika ve “devrim notları” geçmişti bölgeden.
Rojava devriminde “işkence” gibi tali olaylar yaşanmıştı...
Olabilir...
Devrimin ruhu “şiddet”ti... İşkence de olur, kötü muamele de olur, sürgün de olur, “öldürüm” de olur... Hatta, “Özöldürüm” bile olur. (Kaç Kürt intihar seçeneğiyle karşı karşıya bırakıldı? Cemal Paşa’nın torunu işin bu yönünü kurcaladı mı?)
Devrime katılmayan yüzlerce Kürdü işkenceden geçirdiler, taciz ettiler, baskı altına aldılar...
Binlercesini sürdüler...
Bir rakama göre, 200 bin Kürt, Salih Müslim’in militanlarından kaçıp Barzani bölgesine sığındı. (Bütün dünyanın gördüğü ve lanetlediği olayı, bölgeden sıcak “devrim notları” geçen Cemal Paşa’nn torunu görmedi.)
Kobani düşerse, devrim de düşermiş...
Daha doğrusu, PYD’nin Esat’la anlaşarak kurduğu düzen sarsılabilirmiş.
Bütün kutsallaştırma girişimlerinin ve “Kobani düşerse çözüm süreci de biter” tehditlerinin nedeni bu...
Türkiye koridor açmalıymış. Koridor yetmez. Silah göndermeliymiş. Bölgesel bir Kürt ordusunun kurulmasına önayak olmalıymış. Hatta IŞİD’le savaşmalıymış.
Ki, devrimin oluşturduğu “yeni düzen” muhafaza edilebilsin
İlginçtir, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın “sokağa inin” çağrısıyla başlayan ama tamama ermeyen iç devrimde de Kürtler öldü... Devrim, sonuçta, kendi evlatlarını yerdi. Öyle oldu... Kendileri gibi düşünmeyen Kürtleri öldürdüler.
Bunu Cemal Paşa’nın torunu görmedi.
Liberal aydınlar da görmedi.
Devrimin “Gezi”yle birleşmesi öngörülüyordu ve bunun için ellerinden gelen her melaneti sergilediler... “İç savaşın cehenneminden geçebilmemiz için” bu “birleşme” kaçınılmazdı.
İç savaş yaşayacaktık, büyük bir altüst oluşla karşılaşacaktık, Tayyip belasından kurtulacaktık ve sonunda “özlenen demokrasi”yi kuracaktık.
Demirtaş’ın “sokağa inin” çağrısı buna imkân verdiği için, Serhildan boyunca ağzı kulaklarında dolaştılar.
Devrim geliyordu işte...
Bu devrim “Selocan”ın omuzları üzerinden yükselecekti...
Selocan mı?
Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce, “Beyaz Türklerin Selahattin Demirtaş sevgisini” anlamaya çalışan bir yazı yazmıştım. Ve bazı hatırlatmalarda bulunmuştum.
Demiştim ki, muhterem Selahattin Bey; birden Beyaz Türk muhitinin sevgilisi haline geldiniz. Rahmetli Ahmet Kaya’yı çatal-bıçak saldırısıyla püskürtüp arkasından “Vay Şerefsiz” diye manşet atanlar ve “Türkiye Türklerindir” mottosundan vazgeçmeyenler nezdinde muteber hale geldiniz, durduk yerde “Selocan”lığa terfi ettiniz ama size bayıldıklarından değil.
Sizi sevmezler.
Kürtlerden nefret ederler.
Kürt gördüklerinde yüzlerini buruştururlar. Pis köylüler gelmiş, yine şehirlerini kirletmişlerdir.
Erdoğan’dan oy çalma “potansiyelinizi” seviyorlar.
Paralel darbeye verdiğiniz desteği seviyorlar.
Elinizde dolaştırdığınız tapeleri seviyorlar.
Ki, “Cumhurbaşkanlığı vizyonunu” açıkladığınız toplantıda bile, geç kalmış bir Kemal Kılıçdaroğlu imitasyonu olarak tape okudunuz. Kürt ve Türk halkına söyleyecek bir sözünüz olmadığı için mi?
Nereye çalıştığınızın, kimlere servis yaptığınızın farkında mısınız?
Farkındaymış...
Ne yaptığını çok iyi biliyormuş yani...
O kadar Kürdün ölümüne neden olduğu halde kendisini hiç sorumluluk altında hissetmiyor, yaptığı “sokağa inin” çağrısının bedel ödemeyi gerektiren ciddi bir suç olduğunu düşünmüyor.
Elbette farkında...
Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;