SİYASET

Abdurrahman Erzurum : “ DURMAK YOK DANSA DEVAM”

Tarih
26 Ağustos 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Geçtiğimiz Çarşamba günü yoğun gündemimiz arasında çok önemli bir misafir ağırladık.

Dünyadaki tüm terör örgütlerinin belalısı, her ülkenin demokrasiye ulaşması için canla başla çalışan, ABD'nin ikinci adamı Joe Biden ülkemize geldi.

ABD Başkan Yardımcısı 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sembolik anlamı taşıyan bu gezisinde Meclis başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.

Türkiye Biden’in geleceği gün Suriye sınırına müdaheleetti.Cerablus şehrini DAEŞ unsurlarından temizleyerek PYD’ye daha önce sınır olarak verdiği Fırat’ın doğusuna geçme uyarısında bulundu.ABD tarafından desteklenen ve DAEŞ’e karşı ABD’nin kara gücü görevini üstlenen YPG’ye, ABD’nin ikinci isminin Türkiye’ye geleceği gün bu operasyonun yapılması son derece kritik anlamlar taşıyan bir mesajdı.

Daha 3 gün önce, ABD PYD’yle çatışan Esad güçlerini tehdit etmiş, uçaklarını yollamış ve sert bir şekilde PYD’ye saldırılmaması konusunda uyarmıştı.

Gerek FETÖ liderinin iadesi, gerekse PYD’ye karşı tutumları nedeniyle ABD’ye olan tepkinin zirve yaptığı bu dönemde yapılan bu ziyaret kırılan ilişkileri onarma amacı taşımaktaydı.

Biden ziyaretinde PYD’nin asla Fırat’ın batısına geçmeyeceği ve geçen unsurlarında geri geleceğini belirtti. FETÖ konusunda ise “Bir teröristi neden koruyalım”, “mahkemeler karar verecek” dedi.

Bu ziyaretin amacı, yaşananlar ve karşılıklı ifadeler incelendiğinde Türkiye, ABD arasındaki dengenin Türkiye lehinde epey geliştiği ortadadır.

Bunu nereden çıkardığımı düşünen ve inanmayanlar varsa Biden’in 7 ay önceki ziyaretini ve yaşananları hatırlasın. Bizde genelde hatırlama problemi olduğu için ben hatırlatayım.

O tarihte yazdığım yazının ilgili bölümünü buraya aynen koyuyorum.

“….Ailesiyle birlikte İstanbul'a gelen Biden burada ülkemizin daha ileri demokrasiye geçebilmesi için gerekli gördüğü parti, kişi ve sivil toplum yöneticilerini çağırdı.

Önce partileri topladı. "Yuvarlak masa" adı verilen toplantıya MHP dışında tüm partilerin önceden belirlenmiş temsilcileri katıldı.

Biden daha sonra ülkemiz için olmazsa olmaz vaziyette olan basın özgürlüğü konusuna el attı. Seçip beğendiği aynı kulvardaki 4 gazeteciyle ülkemizin basın özgürlüğü konusunda bilgiler aldı ve sonuç olarak da aldığı bilgiler doğrultusunda yapmamız gerekenleri de hepimize bildirdi.

Yine seçtiği 2 sivil toplum kuruluşu yöneticisini de çağırarak bu konudaki eksiklerimizi ve yapmamız gerekenleri de bize tebliğ etti.

Sonra ülkemizin kanayan yarası olan faili meçhul cinayetler konusuna eğildi. Biden Conrad Otel’de Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi ve HrantDink'in eşi Rakel Dink ile görüştü.

Biden notlar aldı ve desteğini bildirdi.

Daha sonra yine tutuklu bulunan gazeteci, Can Dündar'ın eşi ve çocuğuyla aynı otelde görüştü. Görüşmeyle ilgili olarak Dündar'ın oğlu Ege Dündar, "Kısa bir konuşma oldu. Bana babamızın durumunu, iyi olup olmadığını sordu. Bana çok cesur bir babamın olduğunu söyledi. Gurur duymam gerektiğini söyledi. Gereken her şeyi yaptıklarını, basın özgürlüğü için konuşmaya devam edeceklerini söyledi.

Sonra Türkiye'ye destek olabilmek için başka kimlerle görüşelim diye araştırırken bir süre önce teröre destek amacıyla bildiri yazdıkları iddiasıyla suçlanan akademisyenlere destek verelim denildi.

Güçlü Türk demokrasisindeki ifade özgürlüğünün sadece Türkler değil ABD için de önemli olduğunu vurgulayan Biden, “Biz Amerikalılar ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün en önemli iki temel hak olduğuna inanıyoruz” diyerek, “korku ve misilleme endişesi olmadan fikirlerin ifade edilmesi” gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin tüm bölge için güçlü bir örnek teşkil etmesini arzu ettiklerini dile getiren Başkan Yardımcısı, “İnternet özgürlüğünün sınırlandırılması ve YouTube ve Twitter gibi sosyal medya siteleri kapatılması, 1000’den fazla akademisyenin sadece dilekçe imzaladıkları için ihanetle suçlanması bölge için sergilenmesi gereken örnek değil” ifadesini kullandı.

Böylece bu konuda da yaptığımız yanlışları öğrenmiş olduk ve bir daha da yapmamaya karar verdik.

2 gün boyunca başta Sayın Biden ile görüşebilenler olmak üzere çok mutlu olduk. Boy boy görüşme fotoğraflarımızı, selfilerimizi yayınladık. Medyaya çıkıp açıklamalar yaptık. “Biden aslında şunu dedi”, “Biden şu mesajları verdi” diye onlarca haber çıktı medyamızda.

Bu yapılanlar yetmeyebilir diye düşünen Joe Biden’in eşi Jill Biden Ortaköy’deki Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrencilerle konuşarak onların geleceğe ait planlarını dinledi.

Sonra da eşi gibi bizim için faydalı olacak asla unutmamız gereken şu sözleri söyledi. "Sizin başarınız Türkiye’nin geleceği için çok önemli. Çünkü kızları ve kadınları tam potansiyeline ulaşmayan hiçbir ülke kendi potansiyeline tam olarak ulaşamaz" Bu söz bana tanıdık geldi ama olsun…

Neyse daha sonra Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşen Biden cumartesi akşamı bir ülkeye daha demokrasi ve insan haklarını aşılamanın verdiği mutluluk ve huzur duygusu ile ülkemizden ayrıldı…”

Evet o ziyaret sırasında yapılanlar ortada. İstanbul’a gel, seçtiğin bazı medya mensuplarını ve STK’ları, parti temsilcilerini, akademisyenlerini çağır üst perdeden dersler ver, nasihatler et sonra da çek git.

Can Dündar çok cesurmuş, onunla övünmeliymişiz, evet ne kadar cesur olduğunu kendisine gelen kurşunlar sonrası yaptıklarından anlamıştık zaten. O günlerde verdikleri kayıpları hala telafi etmeye çalışıyoruz.

Uzatmaya gerek yok, ne amaç taşırsa taşısın en hafif anlamda “Türkiye’nin içişlerine karışmak” olan bu ziyaretten dünkü ziyarete geldik. Eskiler der ya hani “Ne oldum deme, ne olacağım de” diye boşuna dememişler. Dün Cumhurbaşkanımızın yanındaki o konuşmalar, özürler, hayranlık ifadeleri ile 7 ay önceki efelenmeler arasında dağlar kadar fark vardı.

Peki neden böyle oldu?

Neden mi,

Çünkü kendilerini bir çok ülkede yapabildikleri gibi Türkiye’de de her şeyin üstünde hakim ve yönetimsel değişiklikleri yapabilir görenlerin kayıpları ABD’yi tercih yapmaya zorladı.

O mahfillerin ellerinde kendi adlarına çalışan medyaları vardı, sanatçıları vardı, sivil toplum kuruluşları vardı, akademisyenleri, politikacıları, bankacıları, işadamları vardı.

İpini elinde tuttukları FETÖ eliyle askerleri, hakimleri, savcıları vardı. Bilişim uzmanları, polisleri vardı.

Önce birçok ülkede denenmiş ve başarılı olmuş arap baharları, turuncu devrimlerin benzerini “Gezi Olayları” adıyla denediler, halk izin vermedi. İkinci maddeye geçmeden önce belirtmeden geçemeyeceğim. Hainlik boyutuyla alakası olmadan sırf iktidar gitmeli diye tencere tava çalan o teyzeler amcalar şimdi ne düşünüyorlar bunu çok merak ediyorum. Bence onları birçoğu da günümüzün en moda sözü “kandırıldık” kelimesini sık sık söylüyorlardır.

Neyse günlerce süren çapulcu tiyatrosuna karşı “Artık yetti gari” diyen, günümüzün Seyyid Onbaşı’ları günümüzün Anafartalar’ı “Yenikapı’ya çıkıp son verince hemen B planı devreye girdi. Bu sefer görev yargı birimine verildi. Bu birim bu göreve uzun zamandır hazırlanıyordu ve sonuç alınacağından çok emindi, o da olmadı.

O zaman herkesi birleştirin, Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın, iktidar olmasınlar, koalisyon kurun dediler o da olmadı.

Silahlı kapıkulları PKK’ya görev verdiler, ayaklanma, isyan çıkar, desteğimiz seninle sonunda özerklik ödülü kazanacaksın dediler. Açtıkları çukurlar mezarları oldu bu zavallıların.

Bu işin böyle olacağı yok, bu adamların güzellikle gideceği yok. Bir darbe yapalım, nasıl olsa bu ülkenin yöneticilerini kimse sevmiyor, herkes tehdit olarak görüyor. Tepki de almayız dediler.

Ah o dedeleri Çanakkale’de, Yemen’de, Sakarya’da şehit düşenler yok mu? Kim onları motive ettiyse, gidecekleri kritik bölgelere yönlendirdiyse, tankları etkisiz hale getirmeyi öğrettiyse o darbe girişimini de sonuçsuz bıraktılar.

Yine Yenikapı konuştu, yine son sözü o söyledi ama bu sefer kendisine mesafeli duranları da aldı içine.

2 ay önce Osmangazi Köprüsü açıldı, bugün Yavuz Sultan Selim Köprüsü açılıyor. 40 gün önce darbe olmuştu, ordunun bu işe bulaşmış küçümsenmeyecek kısmı uzaklaştırıldı ama bugün sınırdışı operasyon yapılıyor 3 saatte Cerablus ele geçiriliyor.

Bunlar Türkiye’nin gücünü gösteriyor, hikayeye gerek yok.

Kozlar elbette bitmez, düşman ilk insandan bugüne vazgeçmemiş ki bugün vazgeçsin.Gaziantep’te hazır kıtalar insanları provoke etmeyi başarsalardı, dün Kılıçdaroğlu’na düzenlenmeye çalışılan suikast girişimi -Allah korusun- başarılı olsaydı nelerle karşılaşırdık kim bilir?

Bu eylemleri planlayanlar ardından gelecek ardıl ve bağlantılı eylemleri de hazır bekletiyorlar. Bundan sonraki amaç, ülkedeki birlik ve beraberlik ortamını mezhep veya etnik olarak bozmaya çalışmak.

Üst aklı ne emrediyorsa onlar tek tek deneniyor. Ama tuzak kurucuların en hayırlısı olan bizim Üst Aklımız da yavaş yavaş büyük tuzağı hazırlıyor, kimse farkında değil.

Üst akıl; FETÖ, PKK, PYD, DAEŞ demeden 4 koldan saldırırken sonunu hazırlayacak büyük güce antrenman yaptırıyor, güçlendiriyor farkında değil. İçindeki parazitleri temizliyor, birleştiriyor.

Eskiden kendi ülkemizde PKK’ya operasyon yapardık, 50 ülkeden ses gelirdi. Şimdi sınır ötemizde operasyon yapıyoruz, ABD’si, Almanya’sı, Fransa’sı, Rusya’sı , “Türkiye haklıdır, Türkiye’yi destekliyoruz” diyorlar.

Birçok ülke Türkiye’nin en büyük dostu olduğunu söylüyor. Çok yakında üst düzey ziyaret trafiğinin de artması muhtemeldir.

Geçen yazıda dedik ya, taarruz en güzel savunmaymış bunu yeni öğreniyoruz. Birileri sosyal medyada dans etmeye devam etsin, bizde “Durmak yok yola devam” diyelim..

Ajanshaber
26 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;