SİYASET

Abdullah Kibritçi : Müslüman Tanrılar

Tarih
15 Nisan 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdullah Kibritçi

15 Nisan 2015

Birkaç sene önce aile dostumuz olan bir adamın şirketine bir iş yapmıştım. Paramı üç gün içinde almam gerekiyordu. Ama adam paramı vermemek için takla atıp duruyordu. Üç gün, beş gün, on gün derken bir buçuk ay geçti. En az on defa gittim geldim adamın yanına. Ve o sıralar hiç param olmadığı için yürüyerek gidip geliyordum. Ya yerinde olmuyor, ya tatile gitmiş oluyor, ya da paranın bir kısmını verip beni postalıyordu. Sonunda, efendiliğimi bozmadan, bu işin bu şekilde olmayacağını, paramı almam gerektiğini bu işin böyle uzamasının doğru olmadığını söyledim. Aynen böyle, bu şekilde. İşte o an olan oldu, adam köpürdü birden. Nasıl ben böyle bir şey söyleyebilirmişim, zaten bu işi çok daha ucuza yaptırabilirmiş, bana yardım olsun diye bu işi bana vermiş, yeğeni falanca çocuğa baksaymışım ya o terbiyeli çocukmuş hiç böyle şeyler söylemezmiş, ben nasıl terbiye görmüşmüşüm böyle, ne kadar ayıpmış, falan filan. Yüzlerce adamla çalıştım, yol yordam biliyorum ama karşımdakinin bir tanrı olduğunu fark edememiştim. O an ne yapacağımı bilemedim gerçekten. Çünkü yapılacak fazla bir şey yoktu. Böyle bir durumda ya adamın çenesine alttan yukarı doğru ayakkabının ucuyla sert bir tekme sallayıp ağzını yüzünü dağıtacaksınız. Ya da önüne diz çöküp “sevgili tanrım, terbiyesizlik yaptığımın farkında değildim, beni affet” diye yalvaracaksınız. Ben ikisini de yapamadım, şoka girmiştim. Yürüyerek eve döndüm.

Bu adamların hayır yapmadığı yer yoktur. Küçüklüğümden biliyorum, okuduğum Kuran kursuna gelir, müdürün odasında çay içip bir deste parayı bırakarak oldukça rahatlamış bir halde sırıta sırıta çıkarlardı. Ve bu adamların burs verdiği şuan en az on tane üniversiteli çocuk var. Böyle hayırsever insanlar bunlar. Hayırsever olmak zorundalar, çünkü vermek, kralların şanındandır. Bu adamlar şanlarını yüceltmek için veriyorlar, camilerin halılarını yeniletip cemaate ellerini öptürüyorlar. Hayır yapmazlarsa bunlara kimse yüz vermez çünkü, o zaman kral olamazlar, o zaman tanrı olamazlar. Tanrı dediğin vermeli, isteyene istemeye dağıtmalı. Bunlar da bunu yapıyorlar. Hayatım bunların içinde geçti, zengin bir sülalede fakir bir aileydik. Ben daha çocukken popülist oldum, benim bu pisliğin içinde popülist olmaktan başka çarem yoktu çünkü. Bunların holdinglerinde, krallıklarında büyüdüm. Bunların muhasebelerini gördüm, hesaplarını, paralarını… Paralarını nasıl tahsil ettiklerini, borçlarını nasıl ödediklerini… Daha kötüleri de var. Yakın zamanda lüks odalardan birinde otururken bir zat ile, “az parayla bir şey olmuyor” dedi. “şöyle cebine dolduracaksın birkaç milyon doları gideceksin falanca yere, dağıtacaksın” Anladığınız gibi, hayır yapmak için holdinglerinin yetersizliğinden bahsediyorlar. Bunu duyunca oldukça şaşırdım. Adam resmen Afrika’ya gidip milletin göbeğine paraları yapıştırıp onları dansöz gibi oynatmak istiyordu. Yüksek bir yere çıkıp “alın ulan size para” diye bağırıp “yağma” yapmak istiyordu. Böylece ferahlamak, tanrı olmanın tadını daha iyi çıkarmak istiyordu: “ah benim fakir kullarım, olum istediğiniz para olsun ya, alın ulan alın, gel amca göbeğine para yapıştırayım, ooh be…” Kafa bu, daha çok para için çalışıyorlar, daha çok dağıtmak istiyorlar, daha iyi bir tanrı olmak istiyorlar. Bunlardan borç isterseniz bir cacık alamazsınız, eğer dilenci moduna girer ve dilencinin isteyeceğinden fazla istemezseniz o zaman sizi görürler.

16 yaşlarımda büyük bir şirkette çalışıyordum, bir akrabamın yanında. Başka fakir akrabalarımız gelir bu zırtolardan bazen borç isterlerdi. Tabi ki alamazlardı, nasihat alırlardı bol bol. Oysa her ay belli bir para kasadan ayrılır, kurslara falan gönderilir, ya da zaten zengin olan hocaların maaşları ödenirdi. Kimi zaman bunlar sadaka kimi zaman zekat olarak geçerdi kayıtlara. Zekatı çok iyi kullanırdı bu adamlar, çok stratejik noktalarda vakfederlerdi vakfedecekleri zaman. Madem Müslüman’ız, maden zekat vereceğiz, bari iyi bir yatırım yapalım… Karısı doğum yaparken bir elemana borç vermişler, sonrada işe alıp neredeyse işkence eder gibi çalıştırmışlardı. Her şey gözümün önünde cereyan ediyordu, adamın borcunu maaşından kesip adama harçlık veriyorlardı neredeyse. Adam da kasadan zaman zaman para yürütüyordu. O zamanlar küçüktüm, henüz ağzım küfre alışmamıştı. Adamın kasadan para yürütmesi elbette kötü bir şeydi ama ona yapılanları gördükçe hiç sesimi çıkarmamıştım bu duruma, patron yeğeniydim. Bir muhasebe işçisine günde 2-3 ton mal taşıtıp ayrıca çay ve temizlik işlerini de yaptırıyorlardı. Oturup bunları izleyerek büyüdüm, insanlara büyük vaatler edip kararttıkları hayatları gördüm.

Sonra battı bunların bazısı. Ya da battık numarası yaptılar bilemiyorum. Ama bildiğim şu, bu adamlar batınca yüz milyarlık arabadan inip 50 milyarlık arabaya biniyorlar. Evlerine giren gıda ürünleri hiç değişmiyor, hep aynı. Paraları yok tabi ki, batmadan önce de yoktu zaten. Genelde hiç paraları olmaz zaten. Para yok derler. Bunların parasının olmaması böyle bir şey işte, 100 milyarlık arabadan 50 milyarlık arabaya… Bizim paramız yoksa yoktur yani. Param yoksa beş saat boyunca –su alacak kadar da olmadığı için- susuz gezer sonunda caminin çeşmesinden su içer, akbilimin dolu olması için dua ederim. Bizim “yok”umuzla tanrıların “yok”u arasında oldukça fark var anladığınız gibi. Bu tanrılık temayülü son zamanlarda oldukça moda ve ben bunlar karşısında ne yapacağımı bilmiyorum gerçekten. Sadece dehşete düşüyorum. Küçüklüğümden beri hep kaçmak isterdim şehirden, sırt çantamı alıp çok uzaklara kaçmak, tüm bunlardan kaçmak. Mümkün olmadı, şimdi kiramı nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum sadece.


Populistkultur.com 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • Erol

    18 Mart 2018 21:42
    1 1
    Güzel yazmışsın
  • Harun

    18 Nisan 2015 09:55
    7 4
    Müslüman işadamları bireysel kimlikleriyle tam birer Müslüman, işadamı kimlikleriyle pür kapitalisttirler. Yazar, az bile yazmış. Eğer hayır ve Allah bunların eline kaldıysa, o Allah'a acımak lazım. İstisnaları pek azdır, ancak haddi aşmakta da pek mahirdirler. Geçiniz efendim; Müslüman zengin yoktur, olabiliyorlarsa sadece Müslüman olsunlar.
  • Önemli Değil

    15 Nisan 2015 23:43
    20 15
    Güzel kardeşim, Esra Elönü edasıyla güzel güzel yazmışsın. İyi hoş da burada anlattıkların farklı da olabilir. Örneğin adamın işini gerçekten adam gibi yapmadıysan, adam sana "bi ..ka yaramadı yaptığın iş" dememek için kıvranıyorsa. Hatası varsa o kendine, suç işlediyse mahkeme orada. Sen hangi vasıfla adamın yaptıklarını sayıp dökerek hem müslüman hem zengin imajına çamur atıyorsun? Yanında adam taşımak zordur. Adam çalıştırmak daha da zor. Sen yanına iş üretemeyen, değer katamayan birini alıp çalıştırır mıydın zengin olsan? Bak güzel insan, bi psikoloğa görün. Senin durumun öyle sanıyorum ki özgüven eksikliği sonucu ortaya çıkan onu bunu suçlama durumu. Güzelce çocukluğuna insinler, derdin neyse çözsünler.. Güzel cümleler kurmak hoş da, güzel görmek ve yaşamak bir başkadır. Çamur atmayı bırak artık.
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;